top of page

Özel Dedektiflik Hakkında 3963 Sayılı Kanun Düzenlemesinin İncelenmesi

Özel Dedektiflik Hakkında 3963 Sayılı Kanun

Düzenlemesinin İncelenmesi


GİRİŞ

Dedektiflik, niteliği gereği hukuki açıdan birçok gri noktayı içeren bir meslek grubudur.

Önemle bahsedilmesi gereken husus özel dedektifliğin yasal bir dayanağı olmamasına karşın

yine yasak da olmamasının yarattığı hukuki belirsizlik havasının günümüzde oldukça görünür

olmasıdır. Bu belirsizlik havasının çözülmesinin pek tabii ki de yolu hukuki düzenlemeler

yapmaktan geçer. Bundan dolayı çoğu Devlet, dedektiflik kurumunu hukuki olarak bir temele

oturtmak amacıyla bu konuyu düzenleyen kanunlar çıkarmışlardır. Türkiye de bu yönde

çalışmalar yapmaya çalışmıştır. Lakin özel dedektifliğin düzenlendiği 3963 sayılı kanun ilk

başta kabul edilmesine karşın daha sonra Anayasa’nın 89. maddesine müteakiben dönemin

Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek tekrar TBMM’ye gönderilmiş; ancak bir daha

görüşülmemiştir. Bu gelişmelerle birlikte söz konusu kanun TBMM İç Tüzüğü’nün 77.

maddesine göre kadük kalmıştır. Tabiri caizse halen daha Meclis’in tozlu raflarında

beklemektedir. Peki bu şekilde gerekli bir hukuki düzenleme yapılmasına karşın 3963 sayılı

yasa niçin veto edilmiştir? Bunun birden fazla sebebi vardır. Bu yazımızda özel dedektifliğin

hukuki dayanağı olarak tasarlanan 3963 sayılı Kanun girişimine ve bunun veto edilme

sebeplerine değinilecektir.


DÜZENLEME

3963 sayılı kanunun ilk maddesinde kanunun amacı belirtilmiştir. Buna göre; kanunun amacı,

özel dedektifler ile özel araştırma görevlilerinin çalışma alanları ile yetki ve sorumluluklarını,

niteliklerini, mesleğe kabul ve meslekten çıkarılma esas ve usullerini düzenlemektir. Yani

kanunun yapılma amacı yalnızca özel dedektiflerin hukuki durumu değildir. Özel araştırma

görevlileri de bu kanun kapsamına girmektedir. Bu kapsamda da özel araştırma görevlilerinin

ne oldukları sorusu öne çıkmaktadır. Özel araştırma görevlilerinin tanımı ise 13. maddede

yapılmıştır. Bu kişilere 13. maddenin incelenmesi sırasında tekrar değinilecektir. Şimdilik

bahsetmemiz gereken önemli bir unsur, özel araştırma görevlilerinin özel dedektifin yanında

çalışan alelade bir personel olmadığıdır.

Bahsi geçen kanunun 2. maddesinde özel dedektifler ve özel araştırma görevlileri ile özel

dedektiflik bürolarında çalışacak diğer personellere ilişkin işlemleri yürütmek üzere İçişleri

Bakanlığı’nca bir Özel Dedektiflik Kurulu, illerde ise İl Özel Dedektiflik Komisyonları

kurulacağı düzenlenmiştir. Dedektiflik kurumunun mahiyeti düşünüldüğünde bu şekilde kurul

ve komisyonlar kurularak bir elden yönetilmeye çalışılıp hukuki bir güvenlik ortamı yaratılması

isabetli olmuştur. Aynı zamanda maddede özel dedektiflik kurumu nezdinde çalışan kişilerin

statüleri de belirtilmiştir. Buna göre bu kanunun düzenlediği 3 statü vardır: özel dedektif, özel

araştırma görevlisi ve diğer personeller.

Kanunun 3 ve 4. maddelerinde az önce sözünü ettiğimiz Özel Dedektiflik Kurulu ile İl Özel

Dedektiflik Komisyonu’nun açıklaması yapılmıştır. Buna göre Özel Dedektiflik Kurulu, İçişleri

Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın başkanlığında, Adalet Bakanlığı’nca görevlendirilecek iki

Genel Müdür Yardımcısı ile İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Jandarma

Genel Komutan Yardımcısı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanı’ndan oluşur.

Kurulun raportörlük işleri EGM tarafından yürütülür. Kurulun üyeleri kanunda direkt olarak

belirtilse de çalışmasının usul ve esaslarının daha sonra yönetmelikle düzenleneceği

kararlaştırılmıştır. Ancak daha önce de bahsedildiği üzere TBMM’den geçen yasa veto

edildiğinden bu yönetmelik hiç yapılmamıştır. Bu konuda Özel Dedektiflik Kurulu’nun

planlanan üyelerinin niteliğine bakılınca, dedektiflik kurumunun sağlam temeller altına

alınmaya çalışıldığı görülmüştür. Nitekim kurul üyelerinin EGM ve Jandarma’yı da içermesi

asayiş anlamında dedektiflik kurumunun ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak

bu da denetim anlamında polis ve jandarmaların ne denli yeterli olacağı sorusunu da akıllara

getirmektedir. Özel Dedektiflik Kurulu’nun ardından İl Özel Dedektiflik Komisyonu da

düzenlenmiştir. Buna göre bu komisyon, Vali veya görevlendireceği Vali Yardımcısı’nın

başkanlığında, İl Emniyet Müdürü veya görevlendireceği bir Emniyet Müdürü, İl Cumhuriyet

Başsavcısı veya görevlendireceği bir Cumhuriyet Savcısı, Jandarma Alay Komutanı veya

görevlendireceği bir kişi ve Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü’nden oluşur. Yine burada

da çalışma usul ve esasları belirtilmemiştir. Dikkat edileceği üzere; Özel Dedektiflik Kurulu,

bir nevi tüm İl Özel Dedektiflik Komisyonlarını kapsayıcı bir üst kuruldur. Yani her ne kadar

belirtilmese de Özel Dedektiflik Kurulu’nun başlıca görevlerinden birinin İl Özel Dedektiflik

Komisyonlarını düzenleyip denetlemek olduğu aşikardır. Bununla birlikte bu kurul ve

komisyonlara örnek teşkil edecek diğer organlara, örneğin barolara bakıldığında aralarındaki

benzerlik göze çarpar. Nitekim Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesindeki düzenleme uyarınca

baroların nitelikleri anlatılırken amacının avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek

mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak;

meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve

korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten bir

kuruluş olduğu söylenmektedir. Kuşkusuz avukatlar için düzenlenen baroların bu mahiyeti

uyuştuğu ölçüde özel dedektifler için düzenlenmesi planlanan Özel Dedektiflik Kurulu ve İl

Özel Dedektiflik Komisyonları açısından da geçerlidir. Örneğin bu kurul ve komisyonların da

amacının özel dedektiflik mesleğini geliştirmek, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını

korumak vb. olduğu söylenmelidir.

Özel Dedektiflik Kurulu ve İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nun çalışma usul ve esaslarının

yönetmelikle belirlenecek şekilde düzenlenmesi kanun koyucunun 3963 sayılı Kanun’u

kazuistik bir çerçeve içine almak istemeyeşinden kaynaklanır. Yine de bahse konu olan

yönetmeliklerin yapılmamış olması bu organlar hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi

olmadığımız anlamına gelmez. Örneğin özel dedektifler veya özel araştırma komisyonlarının

göreve başlamasında, bu konuda hüviyet cüzdanlarını edinmesinde bu organların etkin

görevleri vardır. Bu hususlar bahse konu maddelerde işlenecektir.

5. maddeden itibaren özel dedektiflik kurumuna girilmeye başlanmıştır. Buna göre özel

dedektif, gerçek veya tüzel kişiler adına, talep edilen konu ile sınırlı olarak mevcut kanunlar

çerçevesinde her türlü bilgileri toplayıp değerlendiren, araştırma ve inceleme yapan, gerçek

veya tüzel kişilere karşı her türlü tecavüzleri engelleyen ve defeden, kuruluş, bina, mal ve

eşyanın korunmasını sağlayan, bu görevleri sırasında bir suça muttali olduğunda ilgilileri

haberdar eden, bu arada suç kanıtlarının kaybolmamasını sağlayan ve bu kanunla verilen sınırlı

yetkileri kullanan görevlidir. Bu doğrultuda söylenmesi gereken ilk şey özel dedektifin yalnızca

gerçek kişi adına değil, tüzel kişiler adına da çalışabilmesidir. Aynı zamanda madde metninde

dedektifin bilgi ve belgeleri toplarken mevcut kanunlar çerçevesinde kalması gerekliliği ifade

edilmiştir. Buna göre yazılı hukuk normlarının sınırlarını aşan dedektiflik faaliyetleri bu kanun

kapsamında değildir. Örneğin bir dedektifin dedektiflik faaliyetlerini yürüttüğü sırada TCK’nın

134. maddesine göre özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi karşılığında kendisinin bu kanunla

verilen yetkilerini kullandığını söylemesinin hukuki bir karşılığı yoktur.

Bu konuda cevaplanması gereken soru, söz konusu 3963 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi

halinde özel dedektiflerin bu eylemlerinin suç teşkil edip etmeyeceğidir. Kanaatimce 3963

sayılı kanun yürürlükte olsaydı dahi özel dedektiflerin işledikleri suç eylemleri suç vasfı

taşımaya devam edecekti. Çünkü kanunun hükmünün hukuka uygunluk sebebi sayılmasının

düzenlendiği TCK m.24’ün lafzı bunu göstermektedir. Söz konusu maddeye göre kanunun

hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. Bilindiği üzere bu bir hukuka uygunluk

sebebidir. Yani günümüz koşullarında hâkim görüş kabul edilen finalist suç teorisinin belirlemiş

bulunduğu iki sac ayağından birini oluşturur. Bunlar tipiklik ve hukuka aykırılıktır. Yapılan

eylemler tipik eylem bakımından suç teşkil etse de TCK 24’e göre kişinin kanunun hükmünü

yerine getirmesi eylemi hukuka uygun sayacak ve bunun sonucunda suç hiç oluşmayacaktır. Bu

bağlamda belirtmek gerekir ki kanun koyucunun hukuka uygunluk sebeplerinin açıklamasında

kullanmış olduğu ‘ceza verilmez’ ifadesi yanıltıcıdır. Nitekim hukuka uygunluk sebeplerinin

varlığı halinde ortaya konan sonuç ceza verilmemesi değildir, suç hiç oluşmaz. Ancak ceza

verilmemesi ifadesi Ceza Hukuku’nun diğer bir yaptırımı olan güvenlik tedbirlerini akla

getirebilmektedir. Bu bakımdan kanunun lafzına yönelik bu eleştiriyle birlikte özel

dedektiflerin niçin bu hükümden yararlanamayacağı somutlaştırılmalıdır. 5. maddede geçen

ifadeye göre özel dedektifin hareketlerinde mevcut kanunlara uygun olması ifadesi yer

almaktadır. Yani kanunun hükmü açık bir şekilde özel dedektifin yaptığı suç konusu eylemleri,

özel dedektif yaptığı için hukuka uygun saymaz; meğerki yapılan eylem kamu yararı için olsun.

Bununla birlikte biraz sonra açıklanacak özel araştırma görevlilerinin, özel dedektiflerin

buyruklarına göre kamu hizmeti akdederken suç işlemesi halinde TCK 24/2 gereğince korunup

korunamayacağı hususu ise tartışmaya açıktır.

Bununla birlikte suç açısından son olarak bir özel dedektifin faaliyetlerini yürüttüğü sürece

hangi suçları işleyebileceği üzerinde durulacaktır. Özel dedektifler faaliyetlerini genel anlamda

gizli olarak yürüttüklerinden dolayı delil elde etmek amacıyla yaptıkları eylemlerin suç

konusunu oluşturması karşımıza çıkma olasılığı yüksek bir durumdur. Bununla birlikte özel

dedektifin işlemesi muhtemel suçlar özel hayatın gizliliğini ihlal ve özellikle son dönemde sıkça

görülen ısrarlı takip suçlarıdır.

Özel hayatın gizliliği bakımından TCK m.134’ün açıklamasına göre kişilerin özel hayatını ihlal

eden kimse (..) cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal

edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Görülmektedir ki kanun koyucunun bu suçta

korumaya çalıştığı hukuki değer özel hayatın gizliliğidir. Özel dedektiflerin özellikle eşlerden

birinin bir diğerini takip ettirmesi şeklinde ortaya çıkan hali için ses kaydı, görüntü kaydı

alınması bu suçu oluşturur.

Israrlı takip suçu açısından ise TCK 123/A’nın açıklamasına bakıldığında ısrarlı bir şekilde

kişinin fiziken takip edilmesi veya haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini ve

üçüncü kişileri kullanarak temas kurma çabası ortaya konmalıdır. Aynı zamanda suçun

mağdurunun bundan huzursuzluk da duyması gerekir. Israrlı takip suçuna örnek olarak bir özel

dedektifin kanunda ifade edilen anlatımla müşterisinin isteği doğrultusunda başka birini

kanunda sayılan seçimlik hareketlerden biri ile ısrarla takip etmesi bu suçu oluşturur.

Yine bununla birlikte dedektiflerin bu faaliyet çerçevesinde herhangi bir suç vasfına sahip

olayla karşı karşıya kalması durumunda ilgilileri haberdar etmesi gerektiği düzenlenmiştir, aynı

zamanda suç kanıtlarının kaybolmamasını sağlamak adeta bir görev olarak dedektife

bahşedilmiştir. Bu şekilde çeşitli haklar ve ödevlerin verilmesi kanaatimce özel dedektiflik

kurumunu olabildiğince genişletmiştir.

6. maddede özel dedektifliğin mahiyeti düzenlenmiştir. Buna göre özel dedektiflik bir kamu

hizmetidir ve serbest bir meslektir. Özel dedektifliğin kamu hizmeti olarak kabul edilmesi

oldukça önemlidir.

Özel dedektifliğin bir kamu hizmeti sayılması, bu kuruma dahil bulunan kişilerde belirli

nitelikler aranmasını şart koşmuştur. Nitekim kanunun 7. maddesinde özel dedektifliğe kabul

edilmenin şartları tek tek sayılmıştır. Her şeyden önce özel dedektif olmak için Türk vatandaşı

olunması gereklidir. Aynı zamanda kanun en az 3 yıllık bir yüksekokul okunması gerekliliğini

belirtmiştir. Bu iki şart kolayca yerine getirilecekken (c) bendindeki şart, belki de özel dedektif

olmanın asıl şartıdır. Buna göre özel dedektif olabilmek için emniyet hizmetleri sınıfı

personelinden Emniyet Müdürü, Emniyet Amiri, baş komiser rütbesini almış ve kendi isteği ile

ayrılmış veya emekli olmuş Jandarma Genel Komutanlığı subay sınıfından 15 yıl görev

yaptıktan sonra ayrılmış veya emekli olmuş, özel dedektiflik yapmalarında sakınca

bulunmadığı hususunda MİT Müsteşarlığı’nca haklarında uygun görüş bildirmek kaydıyla MİT

Müsteşarlığı’nda Şube Müdürü veya daha üst ünvanları almış ve kendi istekleri ile ayrılmış

veya emekli olmuş bulunmak, mülki idare amirliği ve en az 15 yıl fiilen avukatlık, hakimlik,

savcılık yapmış olmak gereklidir. Bununla birlikte son bende göre de bir kişinin aynı anda hem

özel dedektiflik hem de avukatlık yapması mümkün değildir. Son olarak kişilerin özel

dedektifliğe engel herhangi bir hali sağlamamış olması gerekir. Özel dedektifliğe engel haller

ise 8. maddede sayılmıştır. Buna göre taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında ağır hapis

veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devlet’in şahsiyetine karşı işlenen

suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye

kullanma, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçtan veya istimal ve

istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet’in

sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmak, kesinleşmiş bir disiplin kararı

sonucunda Devlet Memuru olma niteliğini kaybetmiş olmak, iflas etmiş olup da itibarı iade

edilmemiş bulunmak ve özel dedektifliği sürekli olarak gerektiği gibi yapmaya engel vücut

veya akılca malul olmak özel dedektifliğe engel hallerdir. Bu hallerden birinin dahi varlığı

halinde kişinin yaptığı başvuru reddedilir. Özel dedektifliğe yapılan başvurular ise 9. maddede

düzenlenmiştir. Buna göre kişiler özel dedektiflik ruhsatı almak için İl Özel Dedektiflik

Komisyonu’na dilekçe ile başvurur. Komisyon, başvuru üzerine 60 gün içinde yukarıda

belirtilen şartların varlığını araştırır ve ayrıca güvenlik soruşturmasını yaptırır. Tüm bu

araştırmaların akabinde ortaya çıkan sonuç Komisyon’un görüşü ile birlikte Özel Dedektiflik

Kurulu’na gönderilir. Özel dedektiflik Kurulu başvuru sahibinin özlük dosyası ile gizli sicilinin

bir örneğini görev yaptığı kurumlardan ister. Kurul, İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nun,

araştırma sonucu ve görüşünün geldiği tarihten itibaren 45 gün içinde, özlük dosyası ve gizli

sicilini de nazara alarak bir karar verir, bu kararı ilgiliye tebliğ eder. Tüm bu işlemler sonucu

Kurul ya başvurucunun istemini kabul eder ya da reddeder. Kabul edildiği takdirde 10.

maddedeki düzenleme uyarınca özel dedektiflik için yemin edilir. Yeminin içeriği ise şu

şekildedir: ‘Kanuna, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum

ve vicdanım üzerine ant içerim.’ Yeminin akabinde özel dedektiflere bir de ruhsat verilir. 11.

maddeye göre özel dedektiflik ruhsatı, özel dedektiflik bürolarında kolayca görülebilecek bir

yere asılı olarak bulundurulur. Özel dedektiflere ayrıca ruhsatlı olduklarını kanıtlamaları için

Özel Dedektiflik Kurulu’nca ‘Özel Dedektif Hüviyet Cüzdanı’ verilir. Özel dedektifliğe

başlangıçla ilgili son olarak Özel Dedektiflik Büroları düzenlenmiştir. Buna göre özel dedektif

ünvanını kazanmış ruhsatlı bir kişi tarafından işyeri olarak ‘Özel Dedektiflik Bürosu’ açılır.

Hizmete açılacak özel dedektiflik bürolarının adres, telefon numaraları, diğer haberleşme

sistemlerine ait bilgiler, istihdam olunacak personelin açık kimlikleri, iş yerinin açılmasından 7

gün önce bir dilekçe ile birlikte İl Özel Dedektiflik Komisyonu’na bildirilir. Verilen bu

bilgilerde olacak değişiklikler, personelin işten ayrılması ya da çıkarılması veya yeni personel

alınması gibi değişiklikler de yine 7 gün içerisinde yazılı olarak aynı komisyona bildirilir.

Özel dedektiflerle ilgili bu anlatılanların akabinde özel araştırma görevlilerine de değinmek

gerekir. Özel araştırma görevlisi, 13. maddede açıklanan tanımı ile birlikte, özel dedektiflik

bürolarında, özel dedektiflere yardımcı olmak üzere özel dedektifler tarafından atanan

kişilerdir. Bunlar özel dedektiflerin verdiği inceleme, araştırma, soruşturma, takip – tarassut ve

istihbarat hizmetlerini yürütürler. Özel araştırma görevlisi olmanın da tıpkı özel dedektiflik gibi

bazı şartları bulunur. Nitekim 13. maddede açıklanan tanımın içeriğine bakılınca özel araştırma

görevlilerinin de esasında neredeyse bir özel dedektif gibi olduğu göze çarpar. Şartlar 14.

maddede sayılmıştır. Buna göre bir kişinin özel araştırma görevlisi mesleğine kabul edilmesi

için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, en az bir özel dedektif tarafından hakkında özel

araştırma görevlisi olabilir diye olumlu rapor verilmiş olunması, en az lise veya dengi okul

mezunu olmak, 25 yaşını geçmiş olmak ve 8. maddedeki engel hallerinden birine sahip

bulunmamak gerekir. Tüm bu şartlar karşılandıktan sonra 15. maddeye göre özel araştırma

görevlisi ruhsatı almak için bir dilekçe ile Özel Dedektiflik Komisyonu’na başvurulur. Dilekçe

yanında çalışmak istenilen özel dedektifin olumlu görüşü eklenir. İl Özel Dedektiflik

Komisyonu başvuru üzerine 30 gün içinde şartları değerlendirir ve ayrıca güvenlik soruşturması

yaptırır. Komisyonca haklarında yaptırılacak soruşturmanın olumlu bulunması halinde,

kendilerine ‘Özel Araştırma Görevlisi Hüviyet Cüzdanı’ verilir. Özel araştırma görevlilerinin

önemli bir özelliği bulunur. Bu kişiler 17. maddedeki açıklamaya göre özel dedektife bağlıdır.

Özel araştırma görevlileri ancak bir özel dedektife bağlı olarak, onların direktifleri

doğrultusunda görev yaparlar. Müstakilen özel dedektiflik bürosu açamaz ve çalıştıramazlar.

Bu açıklamalar sonucunda görülmektedir ki, yukarıda bahsettiğimiz baro ile benzerlik durumu

şu noktada artık somut bir hale bürünmüştür. Nitekim komisyonun özel dedektiflere verdiği

ruhsat, baroların avukatlara verdiği ruhsata; özel dedektif ve özel araştırma görevlilerine verilen

hüviyet cüzdanları ise yine avukatlara verilen avukat kimliklerine benzer. Bu doğrultuda özel

dedektiflere amiyane bir tavırla düşük bütçeli avukat yakıştırması yapılabilir.

Özel dedektiflik ve özel araştırma görevliliğinin olunma aşaması anlatıldıktan sonra kanun daha

özel durumlara girmeye başlamıştır. Öncelikle 16. maddeye göre özel dedektifler, kendilerine

kanunla verilmiş görevlerini yerine getirirlerken silah taşıma yetkisine sahiptir. Özel araştırma

görevlisi ise kendilerine özel kullanma belgeleri ile verilen demirbaşa kayıtlı silahlarını

korudukları bina, tesis ve kuruluşlarda taşıyabilirler. Bu noktada da avukatlar ile olan benzerlik

göze çarpar. Avukatlar da barolara kayıtlı olduklarından silah taşıma yetkileri vardır. Ateşli

Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’te geçen ifadesiyle ‘taşıma ruhsatı

verilebilecek diğer meslek grupları’ arasında avukatlar da yer alır. Avukatların silah taşıma

ruhsatı alırken baroya kayıtlı olduğuna dair faaliyet belgesi istenmektedir. Aynı zamanda

Avukatlık Ruhsat Fotokopisi talep edilmektedir. Buna göre özel dedektiflerin silah taşıma

yetkisini somutlaştıracak olursak 3963 sayılı kanunun yürürlükte olduğu varsayımında özel

dedektifliği ispatlar nitelikte ruhsatı ve hüviyet cüzdanı ile birlikte bu ruhsatı alabileceği kabul

edilebilecektir.

Kişi açısından kanunda düzenlenen son kişi olan istihdam edilecek diğer personeller

incelenmelidir. Burada ifade edilmek istenen personel; çaycı, temizlikçi gibi personeller

değildir, idari işlerle ilgilenen personellerdir. 18. maddede açıklanan bu kişiler, sair işlerde

çalıştırılmak üzere istihdam edilirler. Bu kişilerin bu hizmetlerde çalıştırılabilmeleri için 8.

maddede sayılan durumlardan birini taşımamaları ve İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nca

haklarında yapılacak güvenlik soruşturmasının olumlu bulunması şarttır. Bu kişilerin işe

başlamadan İl Özel Dedektiflik Komisyonu’na dilekçe ile başvuruları yaptırılır. Bunlardan idari

hizmetlerde istihdam edilecek personele İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nca ‘Hüviyet Cüzdanı’

verilir.

Kişilerin açıklanmasının akabinde özel dedektif ve özel araştırma görevlilerinin görev ve

çalışma alanlarının belirtilmesi elzemdir. Nitekim kanunun 19. maddesinde bu kişilerin nelerle

uğraşacakları detaylı bir biçimde aktarılmıştır. Buna göre özel dedektifler ve istihdam ettikleri

özel araştırma görevlilerinin vaki talepleri üzerine şu görevleri yaparlar: aile fertlerinin, aile

birliğine zarar veren davranışlarının, kötü alışkanlıklara meyilli olup olmadıklarının

incelenmesi, kaybolmuş ya da adresi bilinmeyen kişilerin bulunması, adreslerinin tespit

edilmesi, kaybolmuş ya da çalınmış malların bulunması, korunması istenen kişi ya da kuruluş,

bina, her türlü tesis ya da malın korunmasının sağlanması, 2495 sayılı Özel Güvenlik Teşkilat

Kanunu kapsamında bulunan kurum, kuruluş ve tesislerin güvenliklerinin sağlanması, ticari bir

firma, fabrika, imalathane ya da her türlü işyerlerinde çalışan her kademedeki personelin,

dürüstlüğü ve güvenilirliklerinin, işverene karşı tutum ve davranışlarının, işveren aleyhine diğer

firma ve kuruluşlarla işbirliği yapıp yapmadıklarının tespit olunması, özellikle halka açık

bulunan her türlü şirket, büyük mağaza, acente, süpermarket ve işyerlerinde çalışanlar ile bu

yerlere girip çıkan kişilerin mal kaçırmalarının, mevcut taşınmaz mal ve makinelere zarar

vermelerinin kollanması ve önlenmesi, icra iflas dairelerinde, aleyhinde takip yapılan

borçluların menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının neden

ibaret olduğunun araştırılıp tespit edilmesi. Özel dedektifler ve özel araştırma görevlileri, bu

görevleri yaparlarken umuma açık yerlerde araştırma ve inceleme yapma yetkisine sahiptir.

Nitekim 20. maddeye göre özel dedektifler ve istihdam ettikleri özel araştırma görevlileri,

umuma açık yer olarak nitelendirilen bilumum yerlere, bu yerlerin açık bulundurulduğu saatler

dahilinde bu işyerlerine gelen üçüncü şahıslarla ilgili olarak bilgi toplamak üzere girmeye, bu

yerlerde her ne nam altında olursa olsun hizmet gören kişiler ile, bu yerlerin yetkili yöneticisi

durumunda olan şahıs ve işyeri sahiplerinin bilgilerine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, özel

dedektifler ve özel araştırma görevlileri kişileri ifade almak üzere bürolarına davet edemezler,

zor kullanamazlar, girdikleri umuma açık işyerinde bu yer ve sahipleri hakkında araştırma ve

incelemede bulunamazlar. Bu görevlerini yerine getirirken kişilerin onurlarını ve kişisel

haklarını zedeleyici, özel hayatlarını ihlal edici davranışlarda bulunamazlar ve özel hayata

ilişkin bilgileri başka amaçlarla kullanamazlar.

Bununla birlikte özel dedektif, özel çalışmaları sonucu edindiği bilgileri kimseye açıklayamaz.

Müşterilerinden başka kimseye sır ifşa edemez. Bu durum özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu

oluşturur. Ancak, resen takibi gerekli bir suç işlendiği yolunda bilgi edindiğinde bilgi ve

belgeleri bulunduğu yer Cumhuriyet Savcılığı’na intikal ettirmekle mükelleftir. Özel

dedektifler aynı zamanda işveren ya da müşterilerine hilafı hakikat bilgi ya da rapor veremezler.

Özel dedektiflerin görevi savsaklaması ve kötü kullanması da yine bu kanuna göre yasaktır.

Özel dedektiflerin bir de kolluğun görevini aksatmaması gerekir. Bu kişiler, kolluğun görevini

aksatıcı, engelleyici tutum ve davranışlarda bulunamazlar.

Tüm bu çizilen çerçeveler doğrultusunda bu kişilerin denetlenmesi de gerekir. Bunun için de

24. madde düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre lüzum görülmesi halinde; İçişleri Bakanlığı

Özel Dedektiflik Kurulu’nun istemi veya İl Özel Dedektiflik Komisyonu kararı uyarınca İl Özel

Dedektiflik Komisyonu tarafından görevlendirilecek İl Özel Dedektiflik Komisyonu üyesi veya

üyeleri tarafından özel dedektif, özel dedektif bürosu ile ilgili görevli olarak çalışmakta olan

özel araştırma görevlileri denetlenebilir. Bu denetlemenin akabinde herhangi bir olumsuzluk

bulunması halinde, özel dedektiflik onuruna yahut meslek ahlakına uymayan tutum ve

davranışlarda bulunanlara, görevini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun

şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda sayılan disiplin cezaları uygulanır. Kanundaki

disiplin cezaları ise 26. maddede sayılmıştır. Buna göre disiplin cezaları şunlardır: kınama, para

cezası, faaliyetten men (geçici süreli), meslekten çıkarma. Tekerrür edilmesi halinde ise verilen

cezanın bir üstü verilir. Tekerrür faaliyeti spesifik olarak kolluğu engelleme biçiminde ortaya

çıkarsa bir üst ceza yerine direkt olarak meslekten çıkarma cezası uygulanabilir. Nitekim

kanunun öngördüğü cezalar arasında en ağır olanı meslekten çıkarma cezasıdır. Meslekten

çıkarılma sonrasında dedektiflik sona erer. Dedektifliğin sona ermesinin bir diğer yolu da

dedektif olma şartlarının ilerleyen dönemlerde artık sağlanamamaya başlanmasıdır. Bu tür

durumlarda Özel Dedektiflik Kurulu kararı ile dedektiflik sona erer ve dedektiflik ruhsatı iptal

edilir. Hüviyet cüzdanları alınır ve dedektif ünvanı silinir.

Özel dedektiflerin bu tür sorumluluklarının yanında kanuni güvenceleri de bulunur. Buna göre

bu kişilerin görevleri sırasında kendilerine karşı işlenen suçlarda memura karşı işlenen suçlara

ilişkin hükümler uygulanır.

Özel dedektifler vermiş oldukları hizmetle birlikte müşterilerinden para alırlar. Nitekim özel

dedektifliğin mahiyetinde görülmüş olduğu gibi her ne kadar bir kamu hizmeti de olsa sonuç

olarak dedektiflik bir serbest meslektir. Dedektiflik ücreti, dedektifle işveren arasında serbestçe

kararlaştırılır. Aynı zamanda iş takibi ve her türlü danışma ücretleri hakkındaki anlaşmaların

yazılı şekilde olması şarttır. Ücretten dolayı ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda delil olarak bu

yazılı sözleşme kullanılır, başka bir delil getirilemez ve dinlenemez.

Bununla birlikte iş sahipleri, işi başka bir özel dedektife de vermek isteyebilir. Bu durum 31.

maddede düzenlenmiştir. Buna göre iş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı özel dedektifin yazılı

muvafakatini alarak başka özel dedektifleri de işin takibine sokabilir. İş sahibi, ilk özel

dedektifin muvafakatini kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir hafta süre

vererek talep eder. Özel dedektif bu süre içerisinde cevap vermemişse muvafakat etmiş sayılır.

İlk özek dedektifin muvafakat etmemesi halinde ise sözleşme kendiliğinden sona erer. İş sahibi

muvafakat etmeyen özel dedektife ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür. İlk özel

dedektifin muvafakati ile işin başka dedektifler tarafından da takibi halinde iş sahibi, ilk özel

dedektifin ücretinden kesinti yapamaz.

İş sahibinin işi başka bir özel dedektife vermesinin yanında özel dedektifler de haklı bir sebebi

bulunduğu sürece işi bırakabilir. Ancak üzerine almış olduğu işi haklı bir neden olmaksızın

takipten vazgeçen özel dedektife hiçbir ücret ödenmez ve peşin olarak alınmış para da iş

sahibine geri ödenir. Özel dedektifin azli halinde ücretin tamamı verilir. Ancak özel dedektif

kusur ve ihmalinden dolayı azledilmişse ücretin ödenmesi gerekmez. Anlaşmaya göre özel

dedektife peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, özel dedektif işe başlamakta zorunlu

değildir. Bu nedenle doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer

ödeme şartlarının yerine getirilememesinden dolayı özel dedektif işi takip etmek ve sonucu elde

etmekten mahrum kalırsa, sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.

Özel dedektifler, üzerlerine aldıkları her iş yahut bilgi ve mütalaasına başvurulan her husus

hakkında, düzenli bir dosya tutmakla yükümlüdürler.

Özel dedektiflerin, bununla birlikte tabelalarında, basım kağıtlarında ve ilanlarında özel

dedektiflik ve akademik ünvanları dışında, ünvan ve sıfat kullanmaları da yasaktır.

Son olarak özel dedektiflerin cezai sorumluluğu da bulunur. Söz konusu düzenleme 36.

maddededir. Buna göre ruhsatsız olarak özel dedektiflik yapanlar, 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve

ağır para cezası ile cezalandırılır. Yine denetimlere engel olan ve reklam yasağına uymayan

özel dedektiflere de para cezası verilir.

Kanunun açıklanmasının akabinde şimdi yasanın niçin veto edildiğine gelinilebilir. Veto

sebepleri genel olarak 3 başlık altında sayılmıştır. Bunlar anayasaya aykırılık, diğer kanunlara

aykırılık ve diğer aykırılıklardır. Öncelikle kanun genel olarak Anayasa’nın 20. maddesine

aykırı görülmüştür. Söz konusu hüküm özel hayatın ve aile hayatının gizliliğini

düzenlemektedir. Aynı zamanda kişilik hakları ve kişi güvenliği açısından da tehlike

oluşturduğu belirtilmiştir. Bunlarla birlikte Cumhuriyet Savcılarınca soruşturulması gereken

suçlarda özel dedektifler tarafından araştırma yapılması, bilgi ve belge toplanmasının hazırlık

soruşturmasının gizlilik ilkesine ve buna müteakiben CMK’ya aykırı olacağı da söylenmiştir.

Yine önemli veto nedenlerinden biri hakimlik ve savcılığa engel haller belirlenirken 3 aylık

hapis cezası sınırının özel dedektifler için 6 ay olarak belirlenmesinin sakıncalı kişilerin özel

dedektif olmalarına olanak sağlayabileceği durumudur. Buna yakın olarak ruhsatsız şekilde

yapılan özel dedektiflik faaliyetleri için öngörülen cezaların yetersizliği de sayılmıştır. Aynı

zamanda kanunla özel dedektiflere silah taşıma yetkisi verilirken aynı yasada silah kullanmaya

ilişkin bir düzenlemeye gidilmeyerek bu konunun yönetmeliğe bırakılmasının da bir veto

nedeni olduğunu kabul etmek gerekir. Bunlarla birlikte kanun terminolojisinde ‘zarar gören

kişi’ ifadesi yerine ‘müşteri’ denmesi de veto nedenlerinden biri olarak sayılmıştır. Başkaca veto

nedenleri de vardır (denetim mekanizmasının yetersizliği, çalışma mecburiyetinin eşitlik

ilkesine aykırılık teşkil ettiği vb.) ancak bu açıklanan nedenler dahi kanunun veto edilmesi için

yeter de artar.


SONUÇ

En başta dediğimiz gibi, özel dedektiflik yasal olmamakla birlikte yasak da değildir. Özel

dedektiflik ısrarla yasal bir zemine oturtulmamaktadır. Peki bu yasaklanmak istendiği anlamına

mı gelir? Kanaatimce böyle bir sonuca ulaşılmamalıdır. Nitekim Ceza Hukuku açısından bir

hareketin cezalandırılmasının amacı en başta genel önleme amacıyla toplumu, daha sonra da

özel önleme amacıyla da faili korumak, düzeltmektir. Karma bir anlayış mevcuttur. Bu yönüyle

özel dedektiflik tipik bir suç haline getirilmek istenirse önce bunun gereklilik unsurunun

incelenmesi gerekir. Özel dedektifliğin suç olması bir gereklilik midir? Kanaatimce özel

dedektiflik başlı başına suç olarak düzenlenmesi gerekli bir kurum değildir. Zaten dedektifin

sınırı aşıp da TCK’da yer alan tipik bir suçu işlediği anlarda gerekli madde hükmüne gidilerek

fail olan dedektife bu suçlardan dolayı ceza verilebilecektir. Ayrıca özel dedektiflik

faaliyetlerinin suç olarak düzenlenmesi cezalandırmanın sınırını oldukça genişletir. Nitekim

özel dedektifliğin suç haline getirilmesi ile her ne kadar toplum sağlığı düşünülse de özel

dedektifliğin tüm hareketleri TCK babında suç olarak düzenlenmesi gerekli hareketler değildir.

Ancak bu açıklamalar özel dedektiflerin işlerini TCK’ya uygun olması koşuluyla adeta

kafalarına göre yapabilecekleri anlamını taşımaz. Özel dedektiflik, 3963 sayılı kanunun revize

çalışmalarıyla veyahut yeni bir düzenleme yapılarak hukuki bir temel altına alınmalıdır. Çünkü

genel olarak düşünüldüğünde bir kavramın yasal olmayıp da yasak da olmaması varlığını

mümkün kılsa da temelini oluşturmaz. Bu da sonuca baktığımızda şu durumun yarattığı

sonucun hukuki bir belirsizlik olduğunu tekrar akıllara getirir. Yani tüm bu yazıda esasen

anlatılması istenen ana fikir şudur; evet, özel dedektifliğin bir yasal dayanağı yoktur ve yasak

da değildir. Ancak bu ne yasal olmadığı için yapılamayacağı sonucunu doğurur, ne de yasak

olmadığı için gönül rahatlığıyla yapılabileceği anlamına gelir. Bu doğrultuda yapılması gereken

şey kuşkusuz hukuki bir düzenleme yapıp bunu yürürlüğe koymaktır.


Miraç Burak TEYFUR

İAÜ Hukuk Kulübü Ceza Hukuku Departmanı Üyesi

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
HAYVAN HAKLARININ ANAYASADAKİ YERİ

HAYVAN HAKLARININ ANAYASALARDA DÜZENLENMESİ Hayvan hakları geçmişten günümüze sürekli değişmekle beraber günümüze gelinceye dek de...

 
 
 

Comments


9_1.png

İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesi, T blok, -3. Kat, Hukuk Kulübü odası

© 2023 by Istanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Kulübü

bottom of page