Rusya Federasyonu’nun 24 Şubat 2022'de Ukrayna Devleti’ni Resmen İşgalinin Tarihsel ve Hukuki Boyutu
- Hukuk Departmanları
- 3 Mar 2023
- 4 dakikada okunur
A. Meselenin Tarihsel Boyutu:
Uzun yıllar Sovyetler Birliği bünyesinde yer alan bir cumhuriyet olan Ukrayna, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti ancak buna rağmen Ukrayna'yı belli bir süre Rusya yanlısı hükümetler yönetti.
1991 yılında Sovyet Birliği ardından Rusya, Ukrayna ve Belarus Bağımsız Devletler Topluluğu'nu kurdu. Rusya Federasyonu'nun bu birlik ile amacı nüfuzunu devam ettirmek ve ülkeleri yeniden kendisine bağlayabilmekti. Fakat Belarus, Moskova ile yakın bir ittifak kurarken Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski Ukrayna’nın yönünü giderek Batı'ya doğru çevirmeyi amaçladı.
İki ülke arasındaki “soğuk” ilişki 2014 yılında kritik eşiğe geldi. Ukrayna'da yaşanan otorite boşluğundan yararlanan Rusya Federasyonu, Mart 2014'te Kırım'ı ilhak etti. Ukrayna'nın doğusunda yer alan Rusya sınırındaki Donetsk'te de, Rusya'dan destek alan Rus yanlısı ayrılıkçılarla Ukrayna ordusu arasında da çatışmalar yaşandı. Konumu Avrupa ile Rusya arasında olan Ukrayna'da yaşayan vatandaşlar da Rus ve Batı yanlıları olarak kutuplara bölündü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; barış görüşmelerini fiilen sona erdirerek, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin “bağımsız ülkeler olarak tanınma” talebini kabul ettiklerini açıkladı. Donetsk ve Luhansk’ın ayrılıkçı bölgelerin bağımsızlığını tanıyan kararnamelere imza attı. Donetsk ve Luhansk’ta Rusya destekli isyancılar, 2014 yılından beri Ukrayna birlikleriyle savaşıyordu. Putin, iki bölgeye de barış gücü göndermeye karar verdi. Moskova resmi olarak Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını bugüne kadar tanımamıştı. Rusya yönetimi, bölgedeki ayrılıkçıları Ukrayna’ya karşı elini güçlendirmek amacıyla destekliyordu. Moskova aynı zamanda Ukrayna’yı NATO’yla arasında bir tampon bölge olarak görüyordu. Rus yetkililer, son krizde sık sık Ukrayna’nın NATO’ya katılımına karşı çıkarak NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişlemesinin durdurulmasını talep ediyordu.
Rusya’nın Ukrayna sınırlarına asker yığmaya başlaması, Batılı ülkelerin “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” iddiasına yol açtı. Rusya bu iddiayı reddetse de NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişleme faaliyetleri durmazsa askeri seçeneği değerlendireceğini açıkladı. NATO’nun Ukrayna krizi nedeniyle bölgeye asker ve silah sevkiyatını yoğunlaştırması bölgede tansiyonu hızla tırmandırdı. Krizin çözümüne ilişkin diplomatik çabalarda da somut bir ilerleme sağlanamadı. Ukrayna’nın doğusunda son günlerde çatışmaların yeniden yükselişe geçmesi de krizi iyice derinleştirdi. Ölümlere yol açan karşılıklı top atışları sürerken Ukrayna hükümeti ve Donetsk ve Luhansk’ta ki Rus ayrılıkçılar birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçladı.24 Şubat 2022’de Rusya, sabaha karşı yerel saatle 05.50’de Donetsk ve Luhansk’ta askeri harekât için düğmeye bastı.
24 Şubat’ın sabahına karşın ulusa sesleniş konuşması yapan Putin, Ukrayna'ya operasyon düzenlendiğini duyurdu. Konuşmasında bunun bir işgal olmadığını fakat “özel askeri operasyon” olduğunu dile getiren Putin, Ukrayna'dan kaynaklı olduğunu ifade ettiği tehditler karşısında Rusya'nın kendisini savunacağını ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Putin konuşmasında, “Ukrayna ile Rusya'nın çatışması kaçınılmaz, burada sorulması gereken soru ne zaman olacağıdır. NATO'nun genişlemesi ve Ukrayna topraklarını kullanması kabul edilemez. Rusya ordusunun operasyonunun amacı insanları korumaktır. Şartlar, Rusya'yı harekete geçmeye zorladı” ifadesini kullandı. Rusya-Ukrayna arasındaki sıcak savaş işte böyle ortaya çıkmıştır ve hala devam etmektedir.
B. Meselenin Hukuki Boyutu
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devleti’ni işgal etmeyi yukarıda saydığımız, kendince meşru birtakım nedenlere bağladı. Bu başlık altında Putin’in sunduğu temel nedenlerin uluslararası hukukta bir karşılığı var mıdır? sorusunun cevabını ve eğer sunulan nedenlerin uluslararası hukukta bir karşılığı varsa uluslararası hukuka göre bu nedenlerin doğurduğu sorunları nasıl çözebileceğini inceleyeceğiz.
Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgal etmesinin birinci nedeni, Rusya Federasyonu Hükümeti’nin, Donbas Bölgesi’nde Ukrayna Devleti’nin Rus kökenli vatandaşlarına soykırım uyguladığını iddia etmesiydi. 9 Aralık 2021'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya dışındaki Rusça konuşanlara yönelik ayrımcılıktan söz ederek şunları söyledi: "Rus fobisinin soykırıma doğru atılan ilk adım olduğunu söylemeliyim. Donbas'ta neler olduğunu sizler ve ben biliyoruz. Kesinlikle soykırıma çok benziyor." Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, AGİT Ukrayna Özel İzleme Misyonu ve Avrupa Konseyi de dahil olmak üzere bazı uluslararası kuruluşlar, bu iddiaları araştırdılar ancak Rusya’nın iddialarını destekleyen herhangi bir kanıt bulamadılar. Eğer Putin’in iddiaları, önceki cümlede saydığımız kuruluşlar tarafından doğrulansaydı, Donbas Bölgesi’nde yaşayan Rusların self-determinasyon hakkına sahip olup olamayacaklarını ciddiyetle tartışabilirdik. Putin’in iddiasının uluslararası hukukta karşılığı olmadığı için bu nedeni geçerli kabul edemeyiz.
İşgalin ikinci nedeni ise, Rusya Federasyonu Hükümeti’nin, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Doğu Avrupa sınırlarında genişlemesinden rahatsız olmasıydı. Rusya Federasyonu’nun, bu gelişmeden rahatsız olması anlaşılabilir bir husustur. Neticede NATO’nun kuruluşundaki temel gaye, özellikle Avrupa’ya Sovyetler Birliği öncülüğünde var olan komünizmin yayılmasını önlemekti. Her ne kadar 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından sonra komünizmin yayılması tehdidi sona ermiş gözükse de, Rusya Federasyonu’nun yayılmacı gözüken tutumu sebebiyle NATO, burada etkin bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla Rusya, NATO’nun genişlemesini kendine bir tehdit olarak algılamış ve bu durumu da işgal için meşru bir neden olarak saymıştır. Rusya’nın NATO’nun yayılmasını kendi açısından bir tehdit unsuru olarak görmesi siyasi açıdan anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bizler, işin siyasi boyutunu değil hukuki boyutunu ele alıyoruz. Peki Rusya’nın bu sebepten ötürü Ukrayna’nın topraklarının bir kısmını işgal etmesi doğru mudur? Bunun cevabı kesinlikle ‘’hayır’’ olacaktır. Ukrayna, 1991’de SSCB’nin resmen dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan etmiş bağımsız bir devlettir. Bağımsız devletler, uluslararası hukuka uygun bir şekilde davrandığı takdirde hiçbir güce hesap vermezler. Ukrayna Devleti, iç hukukundaki normlara ve NATO’ya üye olma koşullarına uyduğu takdirde, ardından NATO üyelerinin Ukrayna Devleti’nin örgüte girmesini oybirliği ile onaylamasıyla beraber resmen NATO üyesi olabilir (NATO Antlaşması m.10) Bu konuda Rusya Federasyonu’na en ufak bir söz hakkı düşmez. Eğer Ukrayna Devleti, NATO’ya üye olduktan sonra NATO önderliğinde Rus topraklarında bir tehdit unsuru oluştursaydı, işte o zaman ciddi manada bu nedeni tartışabilirdik. Mevcudiyette böyle bir durum bulunmadığından Rusya Federasyonu’nun sunduğu bu neden de hukuken geçerlilik taşımaz.
Ayriyeten, uluslararası hukukta devletlerin ülkesel bütünlüğüne saygı ilkesi Birleşmiş Milletler Şartı’nın 2/4.maddesinde belirtilmiş temel bir ilkedir. Rusya Federasyonu’nun, Donbas’ı Ukrayna Devleti’nden ayırmaya çalışması yukarıda saydığımız sebeplerden ötürü uluslararası hukuka aykırılık teşkil edecek niteliktedir. Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 2/4. maddesi devletlerin başka bir devlet üzerinde, meşru müdafaa hali ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda kullanılan kuvvet kullanma hali haricinde, kuvvet kullanmasını yasaklamıştır.
Bu alt başlığımızda meselenin hukuki boyutunu inceledik. Putin, hukuk fakültesi mezunu bir bürokrat olduğundan dolayı, uluslararası hukukta hangi gerekçelerin meşru müdafaa ya da self-determinasyon hakkı doğurduğunu çok iyi bilmektedir. Bundan dolayı, işgal için sunduğu nedenler ‘’doğru olmaları halinde’’ uluslararası hukukta geçerli olabilecek nedenlerdir. Ancak asıl sorun; Putin, yaptığı açıklamalarda işgal için sunduğu nedenlerin meşru müdafaa ya da self-determinasyon kriterlere uymaması ve bu nedenlerin uluslararası camiada karşılık görmemesidir. Putin, uluslararası kamuoyunun desteğini arkasına alamamıştır.
Genel Hukuk Departmanları Sorumlusu
Oğuz Ertürk
Uluslararası Hukuk Departmanı
Mehmet Kışlık
Asya Sümer
Kaan Ege Sarak
Comments