Özel Dedektiflik Hakkında 3963 Sayılı Kanun Düzenlemesinin İncelenmesi
- iauhukukklb
- 28 Mar 2024
- 15 dakikada okunur
Özel Dedektiflik Hakkında 3963 Sayılı Kanun
Düzenlemesinin İncelenmesi
GİRİŞ
Dedektiflik, niteliği gereği hukuki açıdan birçok gri noktayı içeren bir meslek grubudur.
Önemle bahsedilmesi gereken husus özel dedektifliğin yasal bir dayanağı olmamasına karşın
yine yasak da olmamasının yarattığı hukuki belirsizlik havasının günümüzde oldukça görünür
olmasıdır. Bu belirsizlik havasının çözülmesinin pek tabii ki de yolu hukuki düzenlemeler
yapmaktan geçer. Bundan dolayı çoğu Devlet, dedektiflik kurumunu hukuki olarak bir temele
oturtmak amacıyla bu konuyu düzenleyen kanunlar çıkarmışlardır. Türkiye de bu yönde
çalışmalar yapmaya çalışmıştır. Lakin özel dedektifliğin düzenlendiği 3963 sayılı kanun ilk
başta kabul edilmesine karşın daha sonra Anayasa’nın 89. maddesine müteakiben dönemin
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek tekrar TBMM’ye gönderilmiş; ancak bir daha
görüşülmemiştir. Bu gelişmelerle birlikte söz konusu kanun TBMM İç Tüzüğü’nün 77.
maddesine göre kadük kalmıştır. Tabiri caizse halen daha Meclis’in tozlu raflarında
beklemektedir. Peki bu şekilde gerekli bir hukuki düzenleme yapılmasına karşın 3963 sayılı
yasa niçin veto edilmiştir? Bunun birden fazla sebebi vardır. Bu yazımızda özel dedektifliğin
hukuki dayanağı olarak tasarlanan 3963 sayılı Kanun girişimine ve bunun veto edilme
sebeplerine değinilecektir.
DÜZENLEME
3963 sayılı kanunun ilk maddesinde kanunun amacı belirtilmiştir. Buna göre; kanunun amacı,
özel dedektifler ile özel araştırma görevlilerinin çalışma alanları ile yetki ve sorumluluklarını,
niteliklerini, mesleğe kabul ve meslekten çıkarılma esas ve usullerini düzenlemektir. Yani
kanunun yapılma amacı yalnızca özel dedektiflerin hukuki durumu değildir. Özel araştırma
görevlileri de bu kanun kapsamına girmektedir. Bu kapsamda da özel araştırma görevlilerinin
ne oldukları sorusu öne çıkmaktadır. Özel araştırma görevlilerinin tanımı ise 13. maddede
yapılmıştır. Bu kişilere 13. maddenin incelenmesi sırasında tekrar değinilecektir. Şimdilik
bahsetmemiz gereken önemli bir unsur, özel araştırma görevlilerinin özel dedektifin yanında
çalışan alelade bir personel olmadığıdır.
Bahsi geçen kanunun 2. maddesinde özel dedektifler ve özel araştırma görevlileri ile özel
dedektiflik bürolarında çalışacak diğer personellere ilişkin işlemleri yürütmek üzere İçişleri
Bakanlığı’nca bir Özel Dedektiflik Kurulu, illerde ise İl Özel Dedektiflik Komisyonları
kurulacağı düzenlenmiştir. Dedektiflik kurumunun mahiyeti düşünüldüğünde bu şekilde kurul
ve komisyonlar kurularak bir elden yönetilmeye çalışılıp hukuki bir güvenlik ortamı yaratılması
isabetli olmuştur. Aynı zamanda maddede özel dedektiflik kurumu nezdinde çalışan kişilerin
statüleri de belirtilmiştir. Buna göre bu kanunun düzenlediği 3 statü vardır: özel dedektif, özel
araştırma görevlisi ve diğer personeller.
Kanunun 3 ve 4. maddelerinde az önce sözünü ettiğimiz Özel Dedektiflik Kurulu ile İl Özel
Dedektiflik Komisyonu’nun açıklaması yapılmıştır. Buna göre Özel Dedektiflik Kurulu, İçişleri
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın başkanlığında, Adalet Bakanlığı’nca görevlendirilecek iki
Genel Müdür Yardımcısı ile İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Jandarma
Genel Komutan Yardımcısı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanı’ndan oluşur.
Kurulun raportörlük işleri EGM tarafından yürütülür. Kurulun üyeleri kanunda direkt olarak
belirtilse de çalışmasının usul ve esaslarının daha sonra yönetmelikle düzenleneceği
kararlaştırılmıştır. Ancak daha önce de bahsedildiği üzere TBMM’den geçen yasa veto
edildiğinden bu yönetmelik hiç yapılmamıştır. Bu konuda Özel Dedektiflik Kurulu’nun
planlanan üyelerinin niteliğine bakılınca, dedektiflik kurumunun sağlam temeller altına
alınmaya çalışıldığı görülmüştür. Nitekim kurul üyelerinin EGM ve Jandarma’yı da içermesi
asayiş anlamında dedektiflik kurumunun ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak
bu da denetim anlamında polis ve jandarmaların ne denli yeterli olacağı sorusunu da akıllara
getirmektedir. Özel Dedektiflik Kurulu’nun ardından İl Özel Dedektiflik Komisyonu da
düzenlenmiştir. Buna göre bu komisyon, Vali veya görevlendireceği Vali Yardımcısı’nın
başkanlığında, İl Emniyet Müdürü veya görevlendireceği bir Emniyet Müdürü, İl Cumhuriyet
Başsavcısı veya görevlendireceği bir Cumhuriyet Savcısı, Jandarma Alay Komutanı veya
görevlendireceği bir kişi ve Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürü’nden oluşur. Yine burada
da çalışma usul ve esasları belirtilmemiştir. Dikkat edileceği üzere; Özel Dedektiflik Kurulu,
bir nevi tüm İl Özel Dedektiflik Komisyonlarını kapsayıcı bir üst kuruldur. Yani her ne kadar
belirtilmese de Özel Dedektiflik Kurulu’nun başlıca görevlerinden birinin İl Özel Dedektiflik
Komisyonlarını düzenleyip denetlemek olduğu aşikardır. Bununla birlikte bu kurul ve
komisyonlara örnek teşkil edecek diğer organlara, örneğin barolara bakıldığında aralarındaki
benzerlik göze çarpar. Nitekim Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesindeki düzenleme uyarınca
baroların nitelikleri anlatılırken amacının avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek
mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak;
meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve
korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten bir
kuruluş olduğu söylenmektedir. Kuşkusuz avukatlar için düzenlenen baroların bu mahiyeti
uyuştuğu ölçüde özel dedektifler için düzenlenmesi planlanan Özel Dedektiflik Kurulu ve İl
Özel Dedektiflik Komisyonları açısından da geçerlidir. Örneğin bu kurul ve komisyonların da
amacının özel dedektiflik mesleğini geliştirmek, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını
korumak vb. olduğu söylenmelidir.
Özel Dedektiflik Kurulu ve İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nun çalışma usul ve esaslarının
yönetmelikle belirlenecek şekilde düzenlenmesi kanun koyucunun 3963 sayılı Kanun’u
kazuistik bir çerçeve içine almak istemeyeşinden kaynaklanır. Yine de bahse konu olan
yönetmeliklerin yapılmamış olması bu organlar hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi
olmadığımız anlamına gelmez. Örneğin özel dedektifler veya özel araştırma komisyonlarının
göreve başlamasında, bu konuda hüviyet cüzdanlarını edinmesinde bu organların etkin
görevleri vardır. Bu hususlar bahse konu maddelerde işlenecektir.
5. maddeden itibaren özel dedektiflik kurumuna girilmeye başlanmıştır. Buna göre özel
dedektif, gerçek veya tüzel kişiler adına, talep edilen konu ile sınırlı olarak mevcut kanunlar
çerçevesinde her türlü bilgileri toplayıp değerlendiren, araştırma ve inceleme yapan, gerçek
veya tüzel kişilere karşı her türlü tecavüzleri engelleyen ve defeden, kuruluş, bina, mal ve
eşyanın korunmasını sağlayan, bu görevleri sırasında bir suça muttali olduğunda ilgilileri
haberdar eden, bu arada suç kanıtlarının kaybolmamasını sağlayan ve bu kanunla verilen sınırlı
yetkileri kullanan görevlidir. Bu doğrultuda söylenmesi gereken ilk şey özel dedektifin yalnızca
gerçek kişi adına değil, tüzel kişiler adına da çalışabilmesidir. Aynı zamanda madde metninde
dedektifin bilgi ve belgeleri toplarken mevcut kanunlar çerçevesinde kalması gerekliliği ifade
edilmiştir. Buna göre yazılı hukuk normlarının sınırlarını aşan dedektiflik faaliyetleri bu kanun
kapsamında değildir. Örneğin bir dedektifin dedektiflik faaliyetlerini yürüttüğü sırada TCK’nın
134. maddesine göre özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi karşılığında kendisinin bu kanunla
verilen yetkilerini kullandığını söylemesinin hukuki bir karşılığı yoktur.
Bu konuda cevaplanması gereken soru, söz konusu 3963 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi
halinde özel dedektiflerin bu eylemlerinin suç teşkil edip etmeyeceğidir. Kanaatimce 3963
sayılı kanun yürürlükte olsaydı dahi özel dedektiflerin işledikleri suç eylemleri suç vasfı
taşımaya devam edecekti. Çünkü kanunun hükmünün hukuka uygunluk sebebi sayılmasının
düzenlendiği TCK m.24’ün lafzı bunu göstermektedir. Söz konusu maddeye göre kanunun
hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. Bilindiği üzere bu bir hukuka uygunluk
sebebidir. Yani günümüz koşullarında hâkim görüş kabul edilen finalist suç teorisinin belirlemiş
bulunduğu iki sac ayağından birini oluşturur. Bunlar tipiklik ve hukuka aykırılıktır. Yapılan
eylemler tipik eylem bakımından suç teşkil etse de TCK 24’e göre kişinin kanunun hükmünü
yerine getirmesi eylemi hukuka uygun sayacak ve bunun sonucunda suç hiç oluşmayacaktır. Bu
bağlamda belirtmek gerekir ki kanun koyucunun hukuka uygunluk sebeplerinin açıklamasında
kullanmış olduğu ‘ceza verilmez’ ifadesi yanıltıcıdır. Nitekim hukuka uygunluk sebeplerinin
varlığı halinde ortaya konan sonuç ceza verilmemesi değildir, suç hiç oluşmaz. Ancak ceza
verilmemesi ifadesi Ceza Hukuku’nun diğer bir yaptırımı olan güvenlik tedbirlerini akla
getirebilmektedir. Bu bakımdan kanunun lafzına yönelik bu eleştiriyle birlikte özel
dedektiflerin niçin bu hükümden yararlanamayacağı somutlaştırılmalıdır. 5. maddede geçen
ifadeye göre özel dedektifin hareketlerinde mevcut kanunlara uygun olması ifadesi yer
almaktadır. Yani kanunun hükmü açık bir şekilde özel dedektifin yaptığı suç konusu eylemleri,
özel dedektif yaptığı için hukuka uygun saymaz; meğerki yapılan eylem kamu yararı için olsun.
Bununla birlikte biraz sonra açıklanacak özel araştırma görevlilerinin, özel dedektiflerin
buyruklarına göre kamu hizmeti akdederken suç işlemesi halinde TCK 24/2 gereğince korunup
korunamayacağı hususu ise tartışmaya açıktır.
Bununla birlikte suç açısından son olarak bir özel dedektifin faaliyetlerini yürüttüğü sürece
hangi suçları işleyebileceği üzerinde durulacaktır. Özel dedektifler faaliyetlerini genel anlamda
gizli olarak yürüttüklerinden dolayı delil elde etmek amacıyla yaptıkları eylemlerin suç
konusunu oluşturması karşımıza çıkma olasılığı yüksek bir durumdur. Bununla birlikte özel
dedektifin işlemesi muhtemel suçlar özel hayatın gizliliğini ihlal ve özellikle son dönemde sıkça
görülen ısrarlı takip suçlarıdır.
Özel hayatın gizliliği bakımından TCK m.134’ün açıklamasına göre kişilerin özel hayatını ihlal
eden kimse (..) cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal
edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Görülmektedir ki kanun koyucunun bu suçta
korumaya çalıştığı hukuki değer özel hayatın gizliliğidir. Özel dedektiflerin özellikle eşlerden
birinin bir diğerini takip ettirmesi şeklinde ortaya çıkan hali için ses kaydı, görüntü kaydı
alınması bu suçu oluşturur.
Israrlı takip suçu açısından ise TCK 123/A’nın açıklamasına bakıldığında ısrarlı bir şekilde
kişinin fiziken takip edilmesi veya haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini ve
üçüncü kişileri kullanarak temas kurma çabası ortaya konmalıdır. Aynı zamanda suçun
mağdurunun bundan huzursuzluk da duyması gerekir. Israrlı takip suçuna örnek olarak bir özel
dedektifin kanunda ifade edilen anlatımla müşterisinin isteği doğrultusunda başka birini
kanunda sayılan seçimlik hareketlerden biri ile ısrarla takip etmesi bu suçu oluşturur.
Yine bununla birlikte dedektiflerin bu faaliyet çerçevesinde herhangi bir suç vasfına sahip
olayla karşı karşıya kalması durumunda ilgilileri haberdar etmesi gerektiği düzenlenmiştir, aynı
zamanda suç kanıtlarının kaybolmamasını sağlamak adeta bir görev olarak dedektife
bahşedilmiştir. Bu şekilde çeşitli haklar ve ödevlerin verilmesi kanaatimce özel dedektiflik
kurumunu olabildiğince genişletmiştir.
6. maddede özel dedektifliğin mahiyeti düzenlenmiştir. Buna göre özel dedektiflik bir kamu
hizmetidir ve serbest bir meslektir. Özel dedektifliğin kamu hizmeti olarak kabul edilmesi
oldukça önemlidir.
Özel dedektifliğin bir kamu hizmeti sayılması, bu kuruma dahil bulunan kişilerde belirli
nitelikler aranmasını şart koşmuştur. Nitekim kanunun 7. maddesinde özel dedektifliğe kabul
edilmenin şartları tek tek sayılmıştır. Her şeyden önce özel dedektif olmak için Türk vatandaşı
olunması gereklidir. Aynı zamanda kanun en az 3 yıllık bir yüksekokul okunması gerekliliğini
belirtmiştir. Bu iki şart kolayca yerine getirilecekken (c) bendindeki şart, belki de özel dedektif
olmanın asıl şartıdır. Buna göre özel dedektif olabilmek için emniyet hizmetleri sınıfı
personelinden Emniyet Müdürü, Emniyet Amiri, baş komiser rütbesini almış ve kendi isteği ile
ayrılmış veya emekli olmuş Jandarma Genel Komutanlığı subay sınıfından 15 yıl görev
yaptıktan sonra ayrılmış veya emekli olmuş, özel dedektiflik yapmalarında sakınca
bulunmadığı hususunda MİT Müsteşarlığı’nca haklarında uygun görüş bildirmek kaydıyla MİT
Müsteşarlığı’nda Şube Müdürü veya daha üst ünvanları almış ve kendi istekleri ile ayrılmış
veya emekli olmuş bulunmak, mülki idare amirliği ve en az 15 yıl fiilen avukatlık, hakimlik,
savcılık yapmış olmak gereklidir. Bununla birlikte son bende göre de bir kişinin aynı anda hem
özel dedektiflik hem de avukatlık yapması mümkün değildir. Son olarak kişilerin özel
dedektifliğe engel herhangi bir hali sağlamamış olması gerekir. Özel dedektifliğe engel haller
ise 8. maddede sayılmıştır. Buna göre taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında ağır hapis
veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devlet’in şahsiyetine karşı işlenen
suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye
kullanma, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçtan veya istimal ve
istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet’in
sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmak, kesinleşmiş bir disiplin kararı
sonucunda Devlet Memuru olma niteliğini kaybetmiş olmak, iflas etmiş olup da itibarı iade
edilmemiş bulunmak ve özel dedektifliği sürekli olarak gerektiği gibi yapmaya engel vücut
veya akılca malul olmak özel dedektifliğe engel hallerdir. Bu hallerden birinin dahi varlığı
halinde kişinin yaptığı başvuru reddedilir. Özel dedektifliğe yapılan başvurular ise 9. maddede
düzenlenmiştir. Buna göre kişiler özel dedektiflik ruhsatı almak için İl Özel Dedektiflik
Komisyonu’na dilekçe ile başvurur. Komisyon, başvuru üzerine 60 gün içinde yukarıda
belirtilen şartların varlığını araştırır ve ayrıca güvenlik soruşturmasını yaptırır. Tüm bu
araştırmaların akabinde ortaya çıkan sonuç Komisyon’un görüşü ile birlikte Özel Dedektiflik
Kurulu’na gönderilir. Özel dedektiflik Kurulu başvuru sahibinin özlük dosyası ile gizli sicilinin
bir örneğini görev yaptığı kurumlardan ister. Kurul, İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nun,
araştırma sonucu ve görüşünün geldiği tarihten itibaren 45 gün içinde, özlük dosyası ve gizli
sicilini de nazara alarak bir karar verir, bu kararı ilgiliye tebliğ eder. Tüm bu işlemler sonucu
Kurul ya başvurucunun istemini kabul eder ya da reddeder. Kabul edildiği takdirde 10.
maddedeki düzenleme uyarınca özel dedektiflik için yemin edilir. Yeminin içeriği ise şu
şekildedir: ‘Kanuna, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum
ve vicdanım üzerine ant içerim.’ Yeminin akabinde özel dedektiflere bir de ruhsat verilir. 11.
maddeye göre özel dedektiflik ruhsatı, özel dedektiflik bürolarında kolayca görülebilecek bir
yere asılı olarak bulundurulur. Özel dedektiflere ayrıca ruhsatlı olduklarını kanıtlamaları için
Özel Dedektiflik Kurulu’nca ‘Özel Dedektif Hüviyet Cüzdanı’ verilir. Özel dedektifliğe
başlangıçla ilgili son olarak Özel Dedektiflik Büroları düzenlenmiştir. Buna göre özel dedektif
ünvanını kazanmış ruhsatlı bir kişi tarafından işyeri olarak ‘Özel Dedektiflik Bürosu’ açılır.
Hizmete açılacak özel dedektiflik bürolarının adres, telefon numaraları, diğer haberleşme
sistemlerine ait bilgiler, istihdam olunacak personelin açık kimlikleri, iş yerinin açılmasından 7
gün önce bir dilekçe ile birlikte İl Özel Dedektiflik Komisyonu’na bildirilir. Verilen bu
bilgilerde olacak değişiklikler, personelin işten ayrılması ya da çıkarılması veya yeni personel
alınması gibi değişiklikler de yine 7 gün içerisinde yazılı olarak aynı komisyona bildirilir.
Özel dedektiflerle ilgili bu anlatılanların akabinde özel araştırma görevlilerine de değinmek
gerekir. Özel araştırma görevlisi, 13. maddede açıklanan tanımı ile birlikte, özel dedektiflik
bürolarında, özel dedektiflere yardımcı olmak üzere özel dedektifler tarafından atanan
kişilerdir. Bunlar özel dedektiflerin verdiği inceleme, araştırma, soruşturma, takip – tarassut ve
istihbarat hizmetlerini yürütürler. Özel araştırma görevlisi olmanın da tıpkı özel dedektiflik gibi
bazı şartları bulunur. Nitekim 13. maddede açıklanan tanımın içeriğine bakılınca özel araştırma
görevlilerinin de esasında neredeyse bir özel dedektif gibi olduğu göze çarpar. Şartlar 14.
maddede sayılmıştır. Buna göre bir kişinin özel araştırma görevlisi mesleğine kabul edilmesi
için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, en az bir özel dedektif tarafından hakkında özel
araştırma görevlisi olabilir diye olumlu rapor verilmiş olunması, en az lise veya dengi okul
mezunu olmak, 25 yaşını geçmiş olmak ve 8. maddedeki engel hallerinden birine sahip
bulunmamak gerekir. Tüm bu şartlar karşılandıktan sonra 15. maddeye göre özel araştırma
görevlisi ruhsatı almak için bir dilekçe ile Özel Dedektiflik Komisyonu’na başvurulur. Dilekçe
yanında çalışmak istenilen özel dedektifin olumlu görüşü eklenir. İl Özel Dedektiflik
Komisyonu başvuru üzerine 30 gün içinde şartları değerlendirir ve ayrıca güvenlik soruşturması
yaptırır. Komisyonca haklarında yaptırılacak soruşturmanın olumlu bulunması halinde,
kendilerine ‘Özel Araştırma Görevlisi Hüviyet Cüzdanı’ verilir. Özel araştırma görevlilerinin
önemli bir özelliği bulunur. Bu kişiler 17. maddedeki açıklamaya göre özel dedektife bağlıdır.
Özel araştırma görevlileri ancak bir özel dedektife bağlı olarak, onların direktifleri
doğrultusunda görev yaparlar. Müstakilen özel dedektiflik bürosu açamaz ve çalıştıramazlar.
Bu açıklamalar sonucunda görülmektedir ki, yukarıda bahsettiğimiz baro ile benzerlik durumu
şu noktada artık somut bir hale bürünmüştür. Nitekim komisyonun özel dedektiflere verdiği
ruhsat, baroların avukatlara verdiği ruhsata; özel dedektif ve özel araştırma görevlilerine verilen
hüviyet cüzdanları ise yine avukatlara verilen avukat kimliklerine benzer. Bu doğrultuda özel
dedektiflere amiyane bir tavırla düşük bütçeli avukat yakıştırması yapılabilir.
Özel dedektiflik ve özel araştırma görevliliğinin olunma aşaması anlatıldıktan sonra kanun daha
özel durumlara girmeye başlamıştır. Öncelikle 16. maddeye göre özel dedektifler, kendilerine
kanunla verilmiş görevlerini yerine getirirlerken silah taşıma yetkisine sahiptir. Özel araştırma
görevlisi ise kendilerine özel kullanma belgeleri ile verilen demirbaşa kayıtlı silahlarını
korudukları bina, tesis ve kuruluşlarda taşıyabilirler. Bu noktada da avukatlar ile olan benzerlik
göze çarpar. Avukatlar da barolara kayıtlı olduklarından silah taşıma yetkileri vardır. Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’te geçen ifadesiyle ‘taşıma ruhsatı
verilebilecek diğer meslek grupları’ arasında avukatlar da yer alır. Avukatların silah taşıma
ruhsatı alırken baroya kayıtlı olduğuna dair faaliyet belgesi istenmektedir. Aynı zamanda
Avukatlık Ruhsat Fotokopisi talep edilmektedir. Buna göre özel dedektiflerin silah taşıma
yetkisini somutlaştıracak olursak 3963 sayılı kanunun yürürlükte olduğu varsayımında özel
dedektifliği ispatlar nitelikte ruhsatı ve hüviyet cüzdanı ile birlikte bu ruhsatı alabileceği kabul
edilebilecektir.
Kişi açısından kanunda düzenlenen son kişi olan istihdam edilecek diğer personeller
incelenmelidir. Burada ifade edilmek istenen personel; çaycı, temizlikçi gibi personeller
değildir, idari işlerle ilgilenen personellerdir. 18. maddede açıklanan bu kişiler, sair işlerde
çalıştırılmak üzere istihdam edilirler. Bu kişilerin bu hizmetlerde çalıştırılabilmeleri için 8.
maddede sayılan durumlardan birini taşımamaları ve İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nca
haklarında yapılacak güvenlik soruşturmasının olumlu bulunması şarttır. Bu kişilerin işe
başlamadan İl Özel Dedektiflik Komisyonu’na dilekçe ile başvuruları yaptırılır. Bunlardan idari
hizmetlerde istihdam edilecek personele İl Özel Dedektiflik Komisyonu’nca ‘Hüviyet Cüzdanı’
verilir.
Kişilerin açıklanmasının akabinde özel dedektif ve özel araştırma görevlilerinin görev ve
çalışma alanlarının belirtilmesi elzemdir. Nitekim kanunun 19. maddesinde bu kişilerin nelerle
uğraşacakları detaylı bir biçimde aktarılmıştır. Buna göre özel dedektifler ve istihdam ettikleri
özel araştırma görevlilerinin vaki talepleri üzerine şu görevleri yaparlar: aile fertlerinin, aile
birliğine zarar veren davranışlarının, kötü alışkanlıklara meyilli olup olmadıklarının
incelenmesi, kaybolmuş ya da adresi bilinmeyen kişilerin bulunması, adreslerinin tespit
edilmesi, kaybolmuş ya da çalınmış malların bulunması, korunması istenen kişi ya da kuruluş,
bina, her türlü tesis ya da malın korunmasının sağlanması, 2495 sayılı Özel Güvenlik Teşkilat
Kanunu kapsamında bulunan kurum, kuruluş ve tesislerin güvenliklerinin sağlanması, ticari bir
firma, fabrika, imalathane ya da her türlü işyerlerinde çalışan her kademedeki personelin,
dürüstlüğü ve güvenilirliklerinin, işverene karşı tutum ve davranışlarının, işveren aleyhine diğer
firma ve kuruluşlarla işbirliği yapıp yapmadıklarının tespit olunması, özellikle halka açık
bulunan her türlü şirket, büyük mağaza, acente, süpermarket ve işyerlerinde çalışanlar ile bu
yerlere girip çıkan kişilerin mal kaçırmalarının, mevcut taşınmaz mal ve makinelere zarar
vermelerinin kollanması ve önlenmesi, icra iflas dairelerinde, aleyhinde takip yapılan
borçluların menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının neden
ibaret olduğunun araştırılıp tespit edilmesi. Özel dedektifler ve özel araştırma görevlileri, bu
görevleri yaparlarken umuma açık yerlerde araştırma ve inceleme yapma yetkisine sahiptir.
Nitekim 20. maddeye göre özel dedektifler ve istihdam ettikleri özel araştırma görevlileri,
umuma açık yer olarak nitelendirilen bilumum yerlere, bu yerlerin açık bulundurulduğu saatler
dahilinde bu işyerlerine gelen üçüncü şahıslarla ilgili olarak bilgi toplamak üzere girmeye, bu
yerlerde her ne nam altında olursa olsun hizmet gören kişiler ile, bu yerlerin yetkili yöneticisi
durumunda olan şahıs ve işyeri sahiplerinin bilgilerine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, özel
dedektifler ve özel araştırma görevlileri kişileri ifade almak üzere bürolarına davet edemezler,
zor kullanamazlar, girdikleri umuma açık işyerinde bu yer ve sahipleri hakkında araştırma ve
incelemede bulunamazlar. Bu görevlerini yerine getirirken kişilerin onurlarını ve kişisel
haklarını zedeleyici, özel hayatlarını ihlal edici davranışlarda bulunamazlar ve özel hayata
ilişkin bilgileri başka amaçlarla kullanamazlar.
Bununla birlikte özel dedektif, özel çalışmaları sonucu edindiği bilgileri kimseye açıklayamaz.
Müşterilerinden başka kimseye sır ifşa edemez. Bu durum özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu
oluşturur. Ancak, resen takibi gerekli bir suç işlendiği yolunda bilgi edindiğinde bilgi ve
belgeleri bulunduğu yer Cumhuriyet Savcılığı’na intikal ettirmekle mükelleftir. Özel
dedektifler aynı zamanda işveren ya da müşterilerine hilafı hakikat bilgi ya da rapor veremezler.
Özel dedektiflerin görevi savsaklaması ve kötü kullanması da yine bu kanuna göre yasaktır.
Özel dedektiflerin bir de kolluğun görevini aksatmaması gerekir. Bu kişiler, kolluğun görevini
aksatıcı, engelleyici tutum ve davranışlarda bulunamazlar.
Tüm bu çizilen çerçeveler doğrultusunda bu kişilerin denetlenmesi de gerekir. Bunun için de
24. madde düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre lüzum görülmesi halinde; İçişleri Bakanlığı
Özel Dedektiflik Kurulu’nun istemi veya İl Özel Dedektiflik Komisyonu kararı uyarınca İl Özel
Dedektiflik Komisyonu tarafından görevlendirilecek İl Özel Dedektiflik Komisyonu üyesi veya
üyeleri tarafından özel dedektif, özel dedektif bürosu ile ilgili görevli olarak çalışmakta olan
özel araştırma görevlileri denetlenebilir. Bu denetlemenin akabinde herhangi bir olumsuzluk
bulunması halinde, özel dedektiflik onuruna yahut meslek ahlakına uymayan tutum ve
davranışlarda bulunanlara, görevini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun
şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda sayılan disiplin cezaları uygulanır. Kanundaki
disiplin cezaları ise 26. maddede sayılmıştır. Buna göre disiplin cezaları şunlardır: kınama, para
cezası, faaliyetten men (geçici süreli), meslekten çıkarma. Tekerrür edilmesi halinde ise verilen
cezanın bir üstü verilir. Tekerrür faaliyeti spesifik olarak kolluğu engelleme biçiminde ortaya
çıkarsa bir üst ceza yerine direkt olarak meslekten çıkarma cezası uygulanabilir. Nitekim
kanunun öngördüğü cezalar arasında en ağır olanı meslekten çıkarma cezasıdır. Meslekten
çıkarılma sonrasında dedektiflik sona erer. Dedektifliğin sona ermesinin bir diğer yolu da
dedektif olma şartlarının ilerleyen dönemlerde artık sağlanamamaya başlanmasıdır. Bu tür
durumlarda Özel Dedektiflik Kurulu kararı ile dedektiflik sona erer ve dedektiflik ruhsatı iptal
edilir. Hüviyet cüzdanları alınır ve dedektif ünvanı silinir.
Özel dedektiflerin bu tür sorumluluklarının yanında kanuni güvenceleri de bulunur. Buna göre
bu kişilerin görevleri sırasında kendilerine karşı işlenen suçlarda memura karşı işlenen suçlara
ilişkin hükümler uygulanır.
Özel dedektifler vermiş oldukları hizmetle birlikte müşterilerinden para alırlar. Nitekim özel
dedektifliğin mahiyetinde görülmüş olduğu gibi her ne kadar bir kamu hizmeti de olsa sonuç
olarak dedektiflik bir serbest meslektir. Dedektiflik ücreti, dedektifle işveren arasında serbestçe
kararlaştırılır. Aynı zamanda iş takibi ve her türlü danışma ücretleri hakkındaki anlaşmaların
yazılı şekilde olması şarttır. Ücretten dolayı ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda delil olarak bu
yazılı sözleşme kullanılır, başka bir delil getirilemez ve dinlenemez.
Bununla birlikte iş sahipleri, işi başka bir özel dedektife de vermek isteyebilir. Bu durum 31.
maddede düzenlenmiştir. Buna göre iş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı özel dedektifin yazılı
muvafakatini alarak başka özel dedektifleri de işin takibine sokabilir. İş sahibi, ilk özel
dedektifin muvafakatini kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir hafta süre
vererek talep eder. Özel dedektif bu süre içerisinde cevap vermemişse muvafakat etmiş sayılır.
İlk özek dedektifin muvafakat etmemesi halinde ise sözleşme kendiliğinden sona erer. İş sahibi
muvafakat etmeyen özel dedektife ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür. İlk özel
dedektifin muvafakati ile işin başka dedektifler tarafından da takibi halinde iş sahibi, ilk özel
dedektifin ücretinden kesinti yapamaz.
İş sahibinin işi başka bir özel dedektife vermesinin yanında özel dedektifler de haklı bir sebebi
bulunduğu sürece işi bırakabilir. Ancak üzerine almış olduğu işi haklı bir neden olmaksızın
takipten vazgeçen özel dedektife hiçbir ücret ödenmez ve peşin olarak alınmış para da iş
sahibine geri ödenir. Özel dedektifin azli halinde ücretin tamamı verilir. Ancak özel dedektif
kusur ve ihmalinden dolayı azledilmişse ücretin ödenmesi gerekmez. Anlaşmaya göre özel
dedektife peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, özel dedektif işe başlamakta zorunlu
değildir. Bu nedenle doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer
ödeme şartlarının yerine getirilememesinden dolayı özel dedektif işi takip etmek ve sonucu elde
etmekten mahrum kalırsa, sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.
Özel dedektifler, üzerlerine aldıkları her iş yahut bilgi ve mütalaasına başvurulan her husus
hakkında, düzenli bir dosya tutmakla yükümlüdürler.
Özel dedektiflerin, bununla birlikte tabelalarında, basım kağıtlarında ve ilanlarında özel
dedektiflik ve akademik ünvanları dışında, ünvan ve sıfat kullanmaları da yasaktır.
Son olarak özel dedektiflerin cezai sorumluluğu da bulunur. Söz konusu düzenleme 36.
maddededir. Buna göre ruhsatsız olarak özel dedektiflik yapanlar, 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve
ağır para cezası ile cezalandırılır. Yine denetimlere engel olan ve reklam yasağına uymayan
özel dedektiflere de para cezası verilir.
Kanunun açıklanmasının akabinde şimdi yasanın niçin veto edildiğine gelinilebilir. Veto
sebepleri genel olarak 3 başlık altında sayılmıştır. Bunlar anayasaya aykırılık, diğer kanunlara
aykırılık ve diğer aykırılıklardır. Öncelikle kanun genel olarak Anayasa’nın 20. maddesine
aykırı görülmüştür. Söz konusu hüküm özel hayatın ve aile hayatının gizliliğini
düzenlemektedir. Aynı zamanda kişilik hakları ve kişi güvenliği açısından da tehlike
oluşturduğu belirtilmiştir. Bunlarla birlikte Cumhuriyet Savcılarınca soruşturulması gereken
suçlarda özel dedektifler tarafından araştırma yapılması, bilgi ve belge toplanmasının hazırlık
soruşturmasının gizlilik ilkesine ve buna müteakiben CMK’ya aykırı olacağı da söylenmiştir.
Yine önemli veto nedenlerinden biri hakimlik ve savcılığa engel haller belirlenirken 3 aylık
hapis cezası sınırının özel dedektifler için 6 ay olarak belirlenmesinin sakıncalı kişilerin özel
dedektif olmalarına olanak sağlayabileceği durumudur. Buna yakın olarak ruhsatsız şekilde
yapılan özel dedektiflik faaliyetleri için öngörülen cezaların yetersizliği de sayılmıştır. Aynı
zamanda kanunla özel dedektiflere silah taşıma yetkisi verilirken aynı yasada silah kullanmaya
ilişkin bir düzenlemeye gidilmeyerek bu konunun yönetmeliğe bırakılmasının da bir veto
nedeni olduğunu kabul etmek gerekir. Bunlarla birlikte kanun terminolojisinde ‘zarar gören
kişi’ ifadesi yerine ‘müşteri’ denmesi de veto nedenlerinden biri olarak sayılmıştır. Başkaca veto
nedenleri de vardır (denetim mekanizmasının yetersizliği, çalışma mecburiyetinin eşitlik
ilkesine aykırılık teşkil ettiği vb.) ancak bu açıklanan nedenler dahi kanunun veto edilmesi için
yeter de artar.
SONUÇ
En başta dediğimiz gibi, özel dedektiflik yasal olmamakla birlikte yasak da değildir. Özel
dedektiflik ısrarla yasal bir zemine oturtulmamaktadır. Peki bu yasaklanmak istendiği anlamına
mı gelir? Kanaatimce böyle bir sonuca ulaşılmamalıdır. Nitekim Ceza Hukuku açısından bir
hareketin cezalandırılmasının amacı en başta genel önleme amacıyla toplumu, daha sonra da
özel önleme amacıyla da faili korumak, düzeltmektir. Karma bir anlayış mevcuttur. Bu yönüyle
özel dedektiflik tipik bir suç haline getirilmek istenirse önce bunun gereklilik unsurunun
incelenmesi gerekir. Özel dedektifliğin suç olması bir gereklilik midir? Kanaatimce özel
dedektiflik başlı başına suç olarak düzenlenmesi gerekli bir kurum değildir. Zaten dedektifin
sınırı aşıp da TCK’da yer alan tipik bir suçu işlediği anlarda gerekli madde hükmüne gidilerek
fail olan dedektife bu suçlardan dolayı ceza verilebilecektir. Ayrıca özel dedektiflik
faaliyetlerinin suç olarak düzenlenmesi cezalandırmanın sınırını oldukça genişletir. Nitekim
özel dedektifliğin suç haline getirilmesi ile her ne kadar toplum sağlığı düşünülse de özel
dedektifliğin tüm hareketleri TCK babında suç olarak düzenlenmesi gerekli hareketler değildir.
Ancak bu açıklamalar özel dedektiflerin işlerini TCK’ya uygun olması koşuluyla adeta
kafalarına göre yapabilecekleri anlamını taşımaz. Özel dedektiflik, 3963 sayılı kanunun revize
çalışmalarıyla veyahut yeni bir düzenleme yapılarak hukuki bir temel altına alınmalıdır. Çünkü
genel olarak düşünüldüğünde bir kavramın yasal olmayıp da yasak da olmaması varlığını
mümkün kılsa da temelini oluşturmaz. Bu da sonuca baktığımızda şu durumun yarattığı
sonucun hukuki bir belirsizlik olduğunu tekrar akıllara getirir. Yani tüm bu yazıda esasen
anlatılması istenen ana fikir şudur; evet, özel dedektifliğin bir yasal dayanağı yoktur ve yasak
da değildir. Ancak bu ne yasal olmadığı için yapılamayacağı sonucunu doğurur, ne de yasak
olmadığı için gönül rahatlığıyla yapılabileceği anlamına gelir. Bu doğrultuda yapılması gereken
şey kuşkusuz hukuki bir düzenleme yapıp bunu yürürlüğe koymaktır.
Miraç Burak TEYFUR
İAÜ Hukuk Kulübü Ceza Hukuku Departmanı Üyesi
Comments